İki uzman , Marmara Denizi’nden yakalanan ve 3 ayda kesintisiz operasyonla müsilajdan temizlenen balığın , yetkililerin sayısız test sonucu herhangi bir risk tespit etmemesi nedeniyle tüketilmesinde bir sakınca olmadığını söyledi.
“Sağlık, Çevre ve Tarım Bakanlıkları sık sık test yapıyor. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nden Mustafa Sarı, 2 Eylül’de Hürriyet gazetesine verdiği demeçte, balığın müsilajdan zehirlendiği sonucuna varsalardı, duyururlardı” dedi.
İstanbul Üniversitesi’nden Firdevs Saadet Karakulak, “Marmara Denizi’nden elde edilen balıkların tüketiminin güvenliği konusunda çevrimiçi araştırmalar devam ediyor” dedi.
15 Nisan’da başlayan avlanma yasağı 1 Eylül’de sona erdi ve mevsimsel olarak en çok yakalanan ilk balık türü istavrit oldu.
Marmara Denizi’nin yüzeyi temizlenmiş olsa da derinlerde müsilajlar kaldığından tehlikenin henüz bitmediğini vurgulayan Sarı, “Müsilaj Kasım ayında tekrar ortaya çıkabilir” dedi.
Müsilaj veya “deniz sümük”, denizdeki biyolojik üretimin ilk adımını oluşturan fitoplankton adı verilen mikroskobik alglerin aşırı büyümesinin sonucudur. Kalın, mukus benzeri sümüksü tabaka çeşitli mikroorganizmalar içerir.
Deniz koşullarındaki değişikliklere ve anormalliklere tepki olarak deniz suyuna salınan bir salgı olan müsilaj oluşumu, yüksek miktarda azot ve fosfor içeriğinin yanı sıra durgun bir deniz gerektirir.
Karakulak, “Gelecek nesillere temiz denizler bırakabilmemiz için ekosisteme kulak vermemiz gerekiyor” dedi.
Balıkçılık sektörüne kurallara uyulması çağrısında bulunarak, “Daha önce Marmara Denizi’nde yakalanan balık miktarı 80 ton civarındaydı, şimdi ise sayı 24 ton civarında” dedi.
Halka çağrıda bulunan Sarı, yanlış bilgilere kulak asmamak ve Marmara Denizi’nden elde edilen balıkları “özgürce tüketmek” gerektiğini vurguladı.