CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, toplantının ardından açıklamada bulunmak için geldiği salonunda, gazetecilere karanfil dağıtarak, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü”nü kutladı.
Daha sonra açıklamada bulunan Tezcan, bugün Türkiye’de Çalışan Gazeteciler Günü’nün, çalıştırılmayan gazeteciler gününe dönüştüğünü söyledi.
Türkiye’nin dünyada basın özgürlüğü endeksinde, 180 ülke arasında 155. olduğunu belirten Tezcan, bunun bir “utanç tablosu” olduğunu bildirdi.
İktidarın, bu tabloyu kapatmak yerine, karneyi daha da kötüleştirmek için elinden gelini yaptığını savunan Tezcan, Türkiye’nin son 12 yıl içerisinde basın özgürlüğü konusunda 56 basamak aşağı düştüğünü ifade etti. Tezcan, Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısının takip edilemez hale geldiğini, tarihin hiçbir döneminde basının bu kadar baskı altına alındığı bir sürecin yaşanmadığını ileri sürdü.
Erdoğan’ın Fransa gezisinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ve çağdaş dünyayla bağının koptuğunun çok açık görüldüğünü iddia eden Tezcan, Türkiye’nin AB hedefi ve değerlerinden hızla uzaklaştığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa’da, “AB’ye gireceğiz diye size yalvaracak halimiz yok.” dediğini hatırlatan Tezcan, “Sayın Erdoğan’a yalvar diyen mi var? Biz, Sayın Erdoğan’a yalvar demiyoruz ama adamların ağzına laf verme. Sen, Türkiye’de OHAL uygulamasıyla bütün demokrasiyi, hukuku, basın ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracaksın, adamın ağzına laf vereceksin, ondan sonra da kapıda ‘sana yalvarmayız’ diyeceksin. Türkiye, AB standartlarını hak eden bir ülkedir.” ifadelerini kullandı.
Tezcan, iktidarın, OHAL’i yeniden uzatmaya hazırlandığını, Türkiye’nin 18 aydır bu şart altında yaşadığını belirterek, OHAL şartlarında “mühürsüz” seçimin yapıldığını, Seçim Kanununun değiştirildiğini, grev yasaklarının getirildiğini, darbenin siyasi ayağının ortaya çıkmasının gizlendiğini savundu.
Bülent Tezcan, OHAL yetkisini kullananların, yargıya, yürütmeye, emniyete, istihbarata hükmeder durumda olduğunu öne sürerek, darbenin ucu, OHAL yetkisini kullanan AK Partili yöneticilere geldiğinde, frene basılarak soruşturmaların kesildiğini bildirdi.
Tezcan, “Uyuşturucu müptelalığı kötüdür, bilirsiniz her gün dozunu artırır. Ondan sonra ‘altın vuruş’ derler en sonunda kendi kendilerini imha ederler, canlarına kıyarlar. Allah muhafaza bu iktidar OHAL müptelalığıyla, kendi kendini bitirecek noktaya gelecek. Bu iktidarın sonu, bu OHAL hastalığından gelecek. Bu millet, bunun hesabını sandıkta soracak.” diye konuştu.
CHP’nin iktidara talip bir anamuhalefet partisi olduğunu hatırlatan Tezcan, “Geçmişte Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli’yi ve MHP’yi ‘yavru muhalefet’ diye tabir ederdi, onlar da bu sözden çok rahatsız olurlardı. Şimdi bu tartışma yok. Olabilir, partiler birbirlerine yakınlaşabilirler. Bunda bir rahatsızlığımız yok.” ifadesini kullandı.
Anamuhalefet partisinin iktidara talip olduğunu, bu görevi hakkıyla yerine getireceğini iddia eden Tezcan, şu görüşlere yer verdi:
“Seçmenin iradesini AK Parti’ye ve Erdoğan’a ciro etmeyeceğiz. Biz, ciranta muhalefet değiliz. Seçmenden aldığımız iradeyi, Erdoğan’a ciro etmek için burada bulunmuyoruz. Biz iktidar olmak için bulunuyoruz. Anamuhalefet partisinin görevi iktidar olmaktır. ‘Yavru muhalefet’ sözü bize ait değildi ama yaşanan süreçten görüyoruz ki ‘yavru muhalefetin’ hedefi de ‘yavru iktidar’ olmakmış. Bugün gelinen nokta, bir ‘yavru iktidar’ üslubu. Erdoğan’ı eleştiriyoruz, cevap Sayın Bahçeli’den geliyor. Sayın Bahçeli, sizin muhabbetinizi Allah artırsın. Bizim bu muhabbetle ilgili bugüne kadar söylediğimiz bir şey yok, bundan sonra da olmayacak ama muhabbetinizin devam ediyor olması, Erdoğan adına bize cevap vermek zorunluluğunu size yüklemese gerek herhalde.”
Türkiye ikiye bölünüp ‘Erdoğan’ın yanında olanlar yerli ve milli, onun dışındaki herkes FETÖ’cü ve bölücü’ diye bir siyaset kültürü yaratılmaya çalışıldığını savunan Tezcan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kim ki buna teşne oluyor, kendisi siyaseten bütün varlığını Erdoğan’a ve saraya ipotek etmiş demektir. Kim yapıyorsa… Adresi millet bulsun. Sözümü ortaya koydum, sözün sahibi ortadan sözü alsın. Teröre destek meselesine gelince… Çadır mahkemelerini, karşılama alaylarını unuttunuz mu? Çadır mahkemelerinde mübaşir tayin edenlerle bugün beraber olurken, siz o sürecin neresinde görüyorsunuz kedinizi? Sayın Bahçeli tekerleme yapmayı sever. Güzel de tekerlemeleri vardır, zaman zaman bazısını anlamayız ama bazısı anlaşılır. Mesela şöyle bir tekerlemesi vardı, ‘2 artı 3, 4 etmez. Suyun içinde ateş yanmaz. Bala tuz katılmaz. Recep Tayyip Erdoğan’dan cumhurbaşkanı olmaz.’ Şimdi ne oldu Sayın Bahçeli, yeni bir matematik mi keşfettiniz? Suda yanan ateşi mi buldunuz, yoksa tuzlu bala mı alıştınız?”