Galatasaray kulübü kadrosunda bulunan Türk asıllı Alman futbolcu Koray Günter’e süper lig ekiplerinden Sivasspor’un yakın markajında olduğu öğrenirken Galatasaray spor kulübünün genç futbolcu için bonservis istemediği konuşuluyor.
Galatasaray teknik direktörü İgor Tudor’un ön libero ve stoper bölgelerinde alternatif olarak ara ara oyuna aldığı genç futbolcu Koray Günter, Galatasaray’da henüz bir türlü kendini ispatlayabilmiş değil. Gurbetçi futbolcunun antremanlar ve oyuna dahil olduğu süreç içersinde beklenen seviyeye ulaşamamış olmasından dolayı ocak ayında kulüpten ayrılması beklenir.
23 yaşındaki Alman asıllı Türk futbolcu Koray ile süper lig ekiplerinden Sivasspor’un yakından ilgilendiği öğrenilirken futbolcunun kulübü bonservissiz olarak verebileceği öğrenildi.
Koray Günter bu sezon Galatasaray forması ile sadece 2 maçta 17 dakika gibi kısa süre forma giyme şansı yakalarken Sivasspor transferi gerçekleşirse kendini daha iyi göstereceği yönünde yorumlar yapılmakta.
O zor yıllarda Bursa’da yaşayanların neredeyse üçte biri gayrimüslim olduğu için bazı Bursalılar silahını alıp dağlara çıkmıştı. Kentte kalanlar ise, Kuvvay-ı Milliye için istihbarat çalışmaları yapmıştı. Yunanlıların Osman Gazi türbesine hakarette bulunmaları Bursalıların işgalcilere karşı daha da kinlenmesine sebep oldu. Bursa, 2 yıl, 2 ay 2 günlük işgalden sonra 11 Eylül 1922 günü kurtarıldı. Yunan askerlerinin şehirden çekilmesinde, Türk ordusunun olduğu kadar, silahlı milislerin de katkısı büyük olmuştur. İşgal döneminde Bursa halkı çok zor yıllar yaşadı. Özellikle köylerde çok sayıda insan ölmüş, birçok köy de yakılmıştı. İşgal yıllarında Bursa’da da birçok mahalle yakılmış, yıkılmıştı. Cumhuriyet sonrasında; Bursa nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturan gayrimüslimlerin kenti terk etmesiyle yeni, farklı bir bunalım yaşandı. Giden gayrimüslimlerin yerine gelen “Mübadele göçmenleri” her şeye yeniden başlamak zorundaydı. Zaten Bursa, 1880’li yıllardan beri yoğun bir göçmen akınına uğramıştı. Daha bu göçmenleri bünyesinde hazmedemeden, önce Balkanlar’dan gelen göçmenler, daha sonra mübadele ile Yunanistan’dan gelen göçmenler Bursa’yı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında büyük bir sosyal ve ekonomik sorunlar yumağı haline getirdi. Çünkü Bursa’yı terk eden gayrimüslimlerin çoğu esnaf ve tüccar iken, yerlerine gelen göçmenlerin hemen tamamının çiftçi olması sorunları daha da artırmıştı. Gelen göçmenlerin büyük bölümünün Türkçe dahi bilmeyip, faklı geleneksel ve kültürel özellikler taşıması, Cumhuriyet Bursa’sı için farklı ve ciddi sorunların ortaya çıkmasına sebep oldu. Ancak Cumhuriyet yönetimi, kısa sürede Bursa’daki bu toplumsal ve kültürel sorunları aşmayı bildi.
Genç Cumhuriyet, yakılmış, yıkılmış bir Bursa’dan kısa sürede modern bir kent yaratmayı başardı. Yeniden ipek fabrikaları kuruldu, gerek kent merkezi, gerekse ilçe ve köylerinde
büyük bir imar atılımı başladı. elit ucuz Cumhuriyet devrimlerine de sahip çıkan Bursa, çok kısa süre içinde büyük bir gelişme göstererek ülkenin dördüncü büyük kenti haline geldi.
Atatürk, milli mücadelenin merkezi olan Ankara’yı başkent yaptı ama Bursa’yı da çok sever ve ilgi gösterirdi. Nitekim Atatürk’ün en çok ziyaret ettiği illerin başında Bursa gelir. Atatürk, 1922 yılından ölümüne kadar Bursa’ya 18 kez gelmiştir. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın hemen ertesinde, 17 Ekim 1922 tarihinde Bursa’ya ilk ziyaretini yapmıştı. Bu gezisi sırasında yaptığı konuşmasında Atatürk: “Artık ordularımızın yaptığı savaş bitti. Şimdi eğitim ve ekonomik alanda bir savaşa hazırlanıyoruz” demişti.
31 Ağustos – 11 Eylül 1924 tarihlerindeki üçüncü gelişinde ise Atatürk artık cumhurbaşkanıdır. Bursa’nın kurtuluş törenlerinde yaptığı konuşmada şunları söylemiştir: “Devrimlerimiz, Türkiye’nin yüzyıllar için mutluluğunu yüklenmiştir. Bize düşen, onu anlatmak ve değerlendirerek çalışmaktır”.
Atatürk, yapacağı her devrim öncesinde mutlaka Anadolu’yu gezer, nabız yoklardı. Bu gezilerine de Bursa’dan başlardı. Yine Harf Devrimi öncesinde, 27 Ağustos 1928 tarihinde Bursa’ya gelmişti.
26 Mart 1937 tarihindeki gelişinde ise Bursa gençlerine bir söylev vermişti: “Yorulmadan beni izleyeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, benim sizden istediğim, yorulduğunuz zaman dahi, durmadan yürümek, dinlenmeden beni takip etmektir. Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni izleyeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla yorulmazlar.” Atatürk, en renkli gezisini de aramızdan ayrıldığı yıl, 1 Şubat 1938 tarihinde Bursa’ya yapmıştı. Uzun süredir hasta olan Atatürk, Bursa’da dans etti, eğlendi. Adeta son baharını yaşadı Bursa’da… Atatürk kendisi için Bursa Belediye salonunda verilen baloda öylesine neşelendi ki, orkestrayı durdurup zeybek çaldırdı. Salonun ortasına geçip zeybek oynadı. Bursa, Atatürk Türkiye’si ile aydınlandı. Bütün Türkiye gibi Bursa ve Bursalılar da ona çok şey borçlu. Bütün Türkiye gibi Bursalılar da onu asla unutmayacak.