Fenerbahçeli yönetim ve taraftarların çok şey beklediği yetenekli genç oyuncu Salih Uçan bir türlü beklenen çıkışı yakalayamadı ve takımına istenen katkıyı sağlayamadı. Roma gibi Avrupa’nın köklü klüplerinden birinde de forma şansı bulmasına rağmen herkesin ondan beklediği patlamayı yaşayamadı. Bu konuda sorunun çalışmak olmadığını söyleyen Salih, “Çok çalışıyorum ama çalışmakla bir şey olmuyor, şansın da yanında olması gerek. Ben şansızım.” dedi.
Özellikle Roma transferinin ardından gözlerin sürekli üzerinde olduğu genç oyuncu, Roma kariyeri hakkında da bir takım değerlendirmelerde buılundu. Salih Roma kariyeri hakkında, “İnsanlar hayatımın fırsatını teptiğimi düşünüyor ancak gözden kaçırdıkları bir şey var. Roma gibi bir klüpte forma şansı bulmak çok zor. Çok çalıştım kendimi geliştirdim ancak o takımda Hollanda milli takımının kaptanı olan Strootman bile ikinci yedek olarak oynuyordu. Totti gibi bir dünya yıldızının bile yedek kaldığı bir takım. Benim için çok büyük bir fırsattı ancak böyle bir kadro derinliğine sahip takımda forma şansı bulmak çok güç.” dedi.
Fenerbahçe’de sampatiyle bakılan, umut beslenen bir oyuncu olan Salih, ilk 11’e girmekte güçlük çekiyordu. Fenerbahçe onu satmayı hiç bir zaman düşünmedi. 2 Yıllık Roma macerasının ardından takıma geri dönen Salih, yine forma şansı bulamayacağını düşünerek kendini daha iyi gösterebileceğini düşündüğü Sion takımına kiralık olarak gitti. Burada beklenen çıkışı yakalayan Salih takımın değişmez isimlerinden biri oldu. Attığı goller ve yaptığı asistlerle göz dolduruyor.
Avrupa macerasının hem futbolu hem de hayat görüşü açısından güzel bir tecrübe olduğunu aktaran Salih Uçan, “Yalnız yaşayarak hayatı öğreniyorsun. Ailen ve arkadaşların yanındayken sana yardım ediyorlar. Önce Roma şimdi ise Sion tecrübesi hem futbolum hem de hayat tecrübesi açısından bana çok şey kattı. Tek başına yaşamak kolay değil. Her işini kendin yapmak zorundasın. Gerçek hayatı ancak böyle öğrenebilirsin. Avrupa’da yaşam çok farklı. Her şey kurallarla belirlenmiş. Çöplerle ilgili bile bir çok kural var. Oradaki hayata adapte olduktan sonra artık kendi ayakların üzerinde duruyorsun. Kimseye muhtaç olmadan yaşamak önemli. Ben artık bir bireyim ve kendim hayatımı devam ettiriyorum.” dedi.
Roma’ya gittiğimde orada yaşayan bir abimiz bana yardımcı olmuştu. İlk 6 ayımda beraberdik. Benimle antrenmanlara dahi geliryordu. Çünkü herkes sadece İtalyanca konuşuyor. Altı ayda İtalyanca öğrendim. Buna mecburdum. Daha sonra bana yardımcı olan abimiz de yanımdan ayrıldı. Artık tüm işlerimi kendim yapmak zorundaydım. Tek başına kalınca hayatı anlıyorsun. Zorluklara göğüs germek zorunda kalmak insanı çok geliştiriyor.
Türkiye’de futbol oynadığım zamanlarda, hasta olsan doktoru arıyorsun geliyor. Sakatlanınca masörü çağırıyorsun geliyor. Hastaneye gitmek gerekirse beraber gidiyorsunuz. Avrupa’da durum böyle değil. Eline hastanenin adresinin yazılı olduğu bir kağıt veriyorlar ve her işini kendin hallediyorsun.
Türkiye’de kirli eşyalarını atıyorsun sepete, yıkanıyor, ayakkabılarını malzemeci abilerimiz temizliyor, Roma’da da Sion’da da öyle değil. Ayakkabılarını kendin temizliyorsun. Malzemelerini fileye koyup yıkatıyorsun. Fileni alıp eşyalarını kendin asıyorsun.
İtalya’da oturma iznim hemen çıkmıştı. Sion’da 2,5 ay sürdü. Neden bu kadar uzadığını sorduğumda, burada futbolcu olman önemli değil, kim olursan ol sıraya girersin. Sıra ne zaman sana gelirse o zaman oturma iznin çıkar dediler.
Roma kariyerim şanssızlıklarla doluydu. İnsanların düşündüğü gibi gitti oynayamadı değil durum. Totti’nin bile yedek kaldığı bir takım. Totti Roma için çok önemli bir değer. Yönetim katında bir futbolcunun özel odası olduğunu düşüün. İşte o oyuncunun bile yedek kalabildiği bir takımda şans bulmak kolay değil. Bir kaç hafta sonra forma şansı bulmaya başlamıştım. Antrenmanda sakatlandım ve 50 gün sakatlıkdan dolayı antrenman yapamadım. Sakatlık dönüşü çıktığım maçta en iyi oyuncu seçildim. Ancak önümde Pjanic vardı. Bir sonraki maçta o oynadı ve ben oynayamadım. Yönetimin Pjanic’i oynatıp değer kazandırıp satmak gibi bir düşüncesi vardı. Bunun için forma şansı bulamadım.
Pjanic’i büyük klüpler istedi, PSG istedi gitmedi, Manchaster istedi gitmedi, Hoca bana açıkça Pjanic’i sattığımızda oraya seni monte edeceğim demişti. Ancak satmak için oynatması gerekiyordu. Kupadan da elenince ben forma şansı bulup kendimi gösteremedim. İnsanlar yurt dışına gidince şımardı geziyor eğleniyor kendine bakmıyor bu yüzden de oynayamıyor sanıyor ama durum gerçekten öyle değil.
İnsanların sizden beklediği patlamayı yapmak öyle kolay değil. Özellikle de böyle bir beklentinin üzerinizde yarattığı baskı varken hiç kolay değil. İnsanlar size güveniyor. Roma gibi bir şansı teptiğinizi düşünüyor, patla patla artık patla gibi bir düşünce var, ancak patlamayı yapacak şans elinizde yok. Forma şansı bulamıyorsunuz, kendinizi gösteremiyorsunuz, böyle bir ortamda da patlama yaşamak kolay değil.
İnsan kendini rahat hissettiği ortamda iyi işler yapabiliyor. Beklentileri karşılayamama stresi beni Fenerbahçe’de çok bunalttı. Sion’da rahatım ilk maçlarda alışma sürecini atlattıktan sonra asist ve goller geldi. Her maç asist yapmaya başladım. Bu da sahada beni rahatlattı. İnsanların sizden beklentisi olmasının yerine güveniyor olması çok daha rahatlatıcı bir durum. Kendime bir hedef koydum. Kalan tüm maçlarda asist yaparak asist krallığına oynamak istiyorum. Ya Avrupa’da başka bir klübe giderim ya da Fenerbahçe kadrosunda her zaman oynayacak bir oyuncu olarak dönerim. Şu an geleceğim hakkında net bir şey yok. Ancak ben oynarsam varım. Yedek kalmak hiç bir oyuncuyu geliştirmez. dedi.
Kredibanka.net – Haber Merkezi